Suriye Türkmenleri ve yaşadığı yerler:
9. yüzyılda Tolunoğulları döneminde ilk defa Türk hakimiyetine giren Suriye, 11. yüzyılda Selçuklu Türkmenleri’nin, 1260’a doğru Memlûk Kıpçak Türkmenleri’nin eline geçmiş, 1516 yılında Yavuz’un bu ülkeyi fethetmesiyle Osmanlı hakimiyetine girmiş ve 850 yıllık Türk idaresinden sonra 10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr Anlaşmasıyla Osmanlı Devleti’nden koparılarak Fransız kontrolüne bırakılmıştır. Bugünkü Suriye 17 Nisan 1946 yılında bağımsız bir devlet haline gelmiştir.
20. yüzyılın ortalarında çok sayıda Suriye Türkmene Araplaşmış, böylece bu ülkede yüz yıllardır süren asimilasyon son dönemde de devam etmiştir
Oğuz Türkmenleri’nin ve Memlûk Kıpçakları’nın torunları olan Suriye Türkmenleri’ne Bayır-Bucak Türkmenleri de denilmektedir. Türkmenler bu ülkede azınlık olarak kabul edilmemekte ve kayıtlarda Müslüman olarak geçmektedirler. Halk arasında ise Türkmenler olarak adlandırılmaktadırlar.
Suriye’de bu gün boy yapısını koruyan bazı Türkmen boylları Elbeyli (kavurılli, Şahveli, Tırıklı, Tavli, Ferizli, Kara Taşlı, Doğanlı) ,Beydilli (kadirli, Arapli, Begmişli Haç Alı, Ulaşlı, Karaşıhlı, , Gazlı) ,Karkin ,Sallur ,Karamanli ,Karageçli, İsbegli , Bayındirli, Bozgeyık dedelerı,Karakoyunlı ,İsebeli ,Yörukler,Bayat, Afşar , Akar, Hayran ,, Çandırl , Gunaçli, Sincar Türkmenleri boyları yaşamaktadır. Bu Türkmen boyları ile Anadolu’daki uzantıları olan Türk boyları arasında inançlar, gelenekler ve folklorik pratikler bakımından çok önemli benzerlik tespit edilmiştir.
Suriye’de yaşayan Türkmenler’in nüfusu hakkında verilen rakamlardan 500.000 tahmini bu gün artık eskimiştir. Yakın zamanlarda verilen tahminler ise 2000.000 – 2.5 milyon daha azdır ,gerçek rakamlar 3 milyon arasında tahmin edilir, Onlarada Araplaşmış Türkmenleri eklenirse onların sayısına ikiye katlaşır, Surıyedeki Turkmenlerin başenda olan Kal Muhamed Mustafa Paşa,sonra oglu Haç Nassan Mustafa Paşa,şemdi Suriyedeki Turkmenler in başenda olan Faruk Mustafa Paşa Merhan(Belwa) ,şemdeki Salwa koyunde oturmakdadir,kandsi HaçAli asratinden olmakdader, HaçAli aşrati suriydeke turkmenleri yuz yelardir bir araye toplamakdader tespit edilmiştir.
Suriye’de Toplam 523 Türkmen köyü vardır (büyük şehirler harlarından başka) . Suriye hükümeti, son yıllarda Türkçe yer adlarını Arapça’ya çevirmiştir. İsabeğli “İseviye”, Kabamazı “Belutiye”,Merhan Balwa- Salwah,havahuyok -Talhava… Daşlihoyuk -TalHaçr, Tırınca “Ümitüyur”, Karınca “Behlüliye” olmuştur
Suriye’de Türkçe eğitim yapan okullar olmadığı gibi. Türkmenler bir arada tutan her hangi bir teşkilat da yoktur. Köy ve kasabalarda yaşayan Türkmenler kendi aralarında Türkçe konuşmayı sürdürürler. Yüksek eğitim yapan Türkmenler’in sayısı çok azdır ve tamamına yakını Türkiye’deki okullarda okumuştur.
Türkçe çıkan yayın organları, 1922’den 1937’ye kadar, sürgündeki Refik Halit’in de katkılarıyla renklendirdiği, “Doğru Yol” ve “Vahdet”’tir.
Suriye Türkmenleri, şiveleri ve edebiyatları bakımından Türkiye’nin bir uzantısı gibidirler. Suriye’de konuşulan ağız da, Hatay bölgesinde konuşulan Türkmen ağızlarının bir devamı niteliğindedir.hama ve humus Türkmenlerinin şivesi eski Osmanlı diline daha yakın. Ve bazı ülkelerde Azerbaycan diline yakın olunmaktadır.
Türkmenlerin asimilasyonu
1822 depremi ve bunu izleyen salgın hastalıklar, 1833-1840 arasında İstanbul’a baş kaldıran Mısır Hidivi Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa’nın bölgeyi işgali ve kadim aşiret çatışmaları yüzünden Türkmen taifesi darmadağındı. Fırsatını bulanlar Anadolu’ya göç ettiler. Bulamayanların bir bölümü Sünni Arap aşiretleri içinde asimile oldu. Zamanla Türkçe biraz daha az konuşulur oldu, Arap dili ve gelenekleri baskın gelmeye başladı. Nitekim 1881 nüfus sayımında, 787.714 olan Halep Sancağı nüfusunun 684.599’u Müslüman olarak kaydedilmişti. Müslümanların ise sadece 71.453’ü yani yüzde 8’i Türkmen’di.
İlerde Britanya Dışişleri Bakanı olacak Mark Sykes, 1902 yılında gördüklerini seyahatnamesinde şöyle anlatmıştı: “Halep’ten Akabe’ye kadar Suriye’nin tamamı ayaklanmalar ve katliamlarla tam bir anarşi içinde idi. Halep-Şam arasında Bedeviler, çöllerin kralları gibi dolaşır, yağma yaparlardı. Şehirler Türklerin elinde idi…” Sykes abartıyor olmalı, çünkü II. Meşrutiyet’in ilan edildiği 1908 yılındaki yeni düzenleme ile oluşturulan Halep Vilayeti, bugünkü Halep kenti ve çevresi ile Urfa, Maraş, Kilis, Antakya ve İskenderun illerini içine alıyordu ve Birinci Dünya Savaşı arefesinde 611 bin civarında olan vilayet nüfusunun 110 bin kadarı Türkmen olup bunların 16 bin kadarı konar-göçerdi.
Suriye’nin terki
Birinci Dünya Savaşı’nı müttefiki Almanlarla birlikte kaybeden Osmanlı İmparatorluğu’nun, Suriye’deki varlığı, 25-26 Ekim 1918 gecesi askeri birliklerin çekilmesiyle sona erdi. Son çekilen 7. Ordu’nun başında Mustafa Kemal bulunuyordu. Suriye’yi Şubat 1920’de kabul edilen ‘Misak-ı Milli’ dışında bırakan anlaşma ise, Ankara Hükümeti’nin temsilcisi Bekir Sami (Kunduh) ile Fransa Başbakanı Aristide Briand arasında, Londra’da 9 Mart 1921 tarihinde imzalandı. Bu yeni statü, 1923 Lozan Barış Antlaşması ile de teyit edildikten sonra Suriye Türkmenleri, Fransız mandası altında yaşamaya başladılar.
Etnik unsurların da belirlendiği 1925 sayımlarına göre Suriye’deki toplam nüfusun yüzde 56.7’si Müslüman (Sünni) idi. Bu yüzde 56.7’nin de 38’i Arap, geriye kalan 18.5’i Türk, Kürt ve Çerkez, Türkmenlerin oranı ise yüzde 1,9 idi. Bu nüfus 1930’ların sonuna kadar görece sakin bir yaşam sürdü. Bu yıllarda Türkmenlerin liderliğini Bekmişlilerin Haçı Ali aşiretinden Kel Muhammed yürütüyordu. İddialara göre Türkiye ile arası çok iyi olan ve bunu Şapka Devrimi’ni izleyen yıllarda fötr şapka giyerek de tescilleyen (!) Kel Muhammed, Fransızlarca önce hapse atıldı, sonra zehirlendi. Onun ardından Türkmenlerin lideri Haçı Nasen oldu.
1936-1939’da sancağın Hatay adıyla Türkiye’ye katılması sürecinde Suriye Türkmenlerine yönelik baskılar arttı. (Bu süreci, bu sayfalarda, 14.10.2012 tarihli “Atatürk diplomasisinin başarı öyküsü: Hatay’ın ilhakı” başlıklı yazımda anlatmıştım.) O tarihe kadar, azınlıklara pozitif haklar tanıyan 1926 tarihli Suriye Anayasası sayesinde Türkçe gazete yayımlanabilirken, bu tarihten sonra bu mümkün olmadı. Hatta Türkçe konuşmak bile fiilen yasaklandı. Suriye Türkmenlerinin temel geçim kaynağı tarım ve dokumacılıktı. Fransız mandası döneminde Türkiye ile sınır ticareti engellendiği için ticari hayat çok durgundu. Bütün bunlar bir araya gelince, Türkmenler kapana kısılmış hissettiler kendilerini. 1941 yılında, İkinci Dünya Savaşı’nın yarattığı boşluktan yararlanmak isteyen bazı gruplar, Halep’te küçük bir isyan başlattılar. Ancak, Suriye’nin Müttefik Orduları tarafından işgali üzerine, bu isyan girişimi başladığı gibi bitti. Ama huzursuzluk sürdü. 1958’de yapılan toprak reformu ile Türkmenlere ait birçok tarla, bağ ve bahçe kamulaştırıldı. Bu ve benzeri uygulamalar yüzünden 1950’ler boyunca Halep’ten Türk asıllı aileler, Türkiye’ye kaçmaya devam ettiler.
Baas döneminin sıkıntıları
1966’da iktidara gelen Baas generali Salah Cedid’in sosyalizm-milliyetçilik karışımı katı seküler politikaları Sünni çoğunlukla birlikte, bu topluluğun doğal üyesi durumundaki Türkmen azınlığı da rahatsız etti.
1970’te Suriye’de iktidara gelen Hafız Esad liderliğindeki Baas rejiminin uygulamaya koyduğu toprak reformu Baasçıların Sünni toprak oligarşisinin ve büyük tüccar cemaatinin kalbi olarak gördüğü Halep’teki kamulaştırmalardan çoğu küçük toprak sahibi olan Türkmenler de payını aldı. Buna karşılık diğer azınlıklar gibi, eğitimli Türkmenlere devlet kapısı açıldı.
Bugün Suriye’de kaç Türkmen yaşıyor sorusuna verilecek sağlıklı bir cevap yok. Fransız manda yönetiminden başlayarak 1994 yılına kadar yapılan nüfus sayımlarında, etnik, dilsel ve mezhepsel bilgilere yer verilmediği için, Türkmen nüfusu hakkındaki bilgiler hep tahminlere dayandırıldı. Çeşitli kaynaklara göre bugün Suriye’de 360 bin ila 600 arasında Türkmen yaşadığı ileri sürülüyor. Çoğunlukla Lazkiye ve Halep olmak üzere iki ana bölgede yaşayan Türkmenler, Araplar arasında asimile olmaya yüz tutmuş olmasına rağmen örf ve âdetlerini ve dillerini sürdürmeye gayret ediyorlar. Suriye’nin kuzeybatısındaki Nusayri Dağları’ndaki toplulukların yüzde 10-15’inin Türkmen olduğu hesaplanıyor.
Genel olarak ya çok büyük baskılar görmedikleri için ya da nüfusça az oldukları için Suriye’deki Türkmen cemaatinin siyasi etkinliği yok denecek düzeyde, dolayısıyla siyasi talepleri ‘romantik milliyetçilik’le sınırlı. Suriye içinde otonom olmak veya Türkiye ile birleşmek değil içinde yaşadıkları toplumda dillerini konuşabilmek, okullarını ve yayın organlarını işletebilmek temel talepleri. Türkiye ile kültürel ve ticari ilişkilerin geliştirilmesini yeterli görüyorlar. Dolayısıyla, bugün Türkiye’nin Suriye Türkmenleri için ‘insani yardım’ dışında yapacağı her şey Türkmenleri zaten son derece kanlı geçen siyasi çatışmaların etkisiz bir aktörü, daha doğrusu kurbanı haline getirecektir.
Halep Türkmenleri
En kalabalık Türkmen topluluğu Halep Türkmenleri idi. Halep bölgesinde Türk yerleşimi o kadar büyüktü ki, 16. yüzyılda Halep Sancağı’nda 1000’e yakın yerleşim yerinin ismi Türkçe idi.Osmanlı İmparatorluğu topraklarında yaşayan Türkmen aşiretleri konar-göçer bir hayat tarzını benimsemişlerdi. Göçebeler gibi devamlı göç etmezler, sadece yaylak ve kışlaklar arasında gidip gelirlerdi. Bu yüzden de aşiretlere konargöçer denilirdi. Aşiretler, yaylalarında hayvancılık, kışlaklarında ise çiftçilik yaparlardı. Kışlaklar zamanla önce mezraya, sonra da köye dönüşmüş ve aşiretler buralara yerleşmişlerdi. Osmanlı zamanındaki aşiretlerden tamamıyla göçebe karakteri gösteren nadir gruplardan biri de Halep Türkmenleri’ydi. Halep Türkmenleri’nin içerisinde Beydilli, Bayat, Avşar ve Peçenek gibi Oğuz toplulukları vardı.Halep Türkmenleri, kışı Halep ve civarında geçirir yazın ise Sivas’ın güneyinde Kangal ve Gürün’e kadar olan bölgede yaylaya çıkarlardı. Yaylak ve kışlakları arasındaki bu büyük mesafeyi her sene katederlerdi. Bahar gelince Halep’ten ayrılan Türkmenler, kış gelmeden Halep’e dönerlerdi. Eğer kış Halep’te sert geçerse Şam civarına giderlerdi. Halep Türkmenleri, 16. yüzyılda 50 binden fazla nüfusa sahipti. Bu dönemde ortalama bir şehrin 3-4 bin nüfuslu olduğu göz önünde bulundurulursa Türkmenler’in önemi anlaşılır. Türkmenler’in geçim kaynağı hayvancılıktı. Ağırlıklı olarak keçi ve koyun beslerlerdi. Milyonlarca küçükbaş hayvanları vardı. Sadece Halep Türkmenleri’nin beslediği koyun ve keçi sayısı 2 milyondan fazlaydı. Türkmenler’in arasında koyun ve keçi kadar olmamakla birlikte at yetiştirenler de bulunuyordu.
Türkmenler’in yetiştirdiği hayvanlar, Osmanlı coğrafyasının et ihtiyacının yanı sıra süt, yoğurt, peynir ve yün gibi dönemin temel ihtiyaç maddelerini de karşılardı. Osmanlı yönetimi, aşiretleri ekonominin ayrılmaz bir parçası olarak gördüğü için yürüttükleri iktisadi faaliyetleri sürdürmelerini istemişlerdir. Devletin istisnai durumlar dışında 17. yüzyılın sonlarına kadar aşiretleri yerleşik hayata geçirmek gibi bir niyeti olmamıştır. 20 Ekim 1921’de TBMM hükümetiyle Fransa hükümeti arasında imzalanan Ankara İtilâfnâmesi’nin dokuzuncu maddesi gereğince Ca’ber Kalesi ve kuzeybatı eteklerindeki “Türk mezarı” diye anılan türbenin bulunduğu bölge (8797 metrekare) Anadolu Türkleri için manevi bir önem taşıdığı için Türkiye’ye bırakıldı. Türkiye Cumhuriyeti toprağı sayılan bu bölgede bulunan jandarma karakolu Türk bayrağını dalgalandırmaktaydı. 1974’te Tabya barajının suları altında kalacağı anlaşılan mezar, Suriye ile yapılan antlaşma uyarınca kuzeydeki Karakozak mevkiine nakledilerek, yeni bir türbe yapıldı. Rahmetli Aydın Taneri, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde bu mezarın tarihini anlatır.
Burada yatan Süleyman Şah’ın kim olduğu belli değildir. Aşıkpaşazâde, Neşrî, Oruç gibi bazı Osmanlı tarihçileri Ertuğrul Gazi’nin babası Süleyman Şah’ın, Urfa tarafında bulunduktan sonra Fırat’ı geçerken boğulduğunu ve Ca’ber Kalesi’ne gömüldüğünü anlatırlar. Enverî ise bu Süleyman Şah’ın, Türkiye Selçukluları’nın kurucusu olan Kutalmışoğlu Süleyman Şah olduğunu belirtir. Selçuklu tarihinin önemli uzmanlarından Osman Turan ise Ca’ber Kalesi’nde yatan kişinin Kutalmışoğlu Süleyman Şah olmadığını belirtir. Kutalmışoğlu’nun mezarı Halep Kapısı’ndadır ve o öldüğünde Ca’ber Kalesi Selçuklular’ın eline geçmemişti. Osmanlı tarihlerindeki nehri geçerken boğulma ile ilgili rivayetler de Süleyman Şah’a değil oğlu Kılıçarslan’ın Habur Irmağı’nda boğulmasına uygundur.
Ca’ber Kalesi’
Muhtemelen Anadolu’nun fatihleri olan Kutalmışoğlu Süleyman Şah ve Kılıçarslan hakkındaki Anadolu Türkleri arasında yaşayan hatıralar Osmanlılar’a intikal etmiş, bu yüzden bazı Osmanlı tarihçileri Süleyman Şah’ı kendi cedleri gibi kabul etmişlerdir. Ancak son yapılan araştırmalara göre Osman Gazi’nin dedesi Süleyman Şah değil, Gündüz Alp’tir. Enverî, Karamanlı Mehmed Paşa, Ahmedî gibi Osmanlı tarihçileri Osman Gazi’nin dedesi olarak Gündüz Alp ismini verirler.
Osmanlı Devleti döneminde Türk nüfusunun idari merkezi Halep’ti. Halep, sokaklarında Türkçe konuşulan bir yerdi. Türk mimari ve sanat eserleri Halep’te oldukça çoktur. Suriye’de Halep şehiride daha çok yaşayan Türkmenler vardır şehir merkezi huyluk harası(büyük bir Türkmen Mahallesi ,Türkmen nüfusu 400,000 tahmin edilir ) , Kürtdağı, Cerablus, Mümbiç, Musabeyli, Azez nahiyeleri ve yörelerinde Türkmenler yaşamaktadır , Bu şehir ve nahiyelere bağlı Türkmenler’in yaşadığı köy sayısı ise yörelere göre şöyledir: Cebeli Sema’nın doğusunda nahiye merkezi ile 16; Kilis’in güneyinde Azez Kazası’na bağlı, Azez ile Aferin Suyu arasında 17, Azez’in doğusunda 29, güneyinde Halep’e bağlı 3; Çobanbeğ Nahiyesi’nde Mümbiç Kazası’na doğru 54, aynı kazanın güneyinde 15; Baraklı Oymağı’ndan Cerablus Nahiyesi’ne bağlı 26; Sacır Suyu’nun güneyinde 23; Urfa hudud nahiyesi Mürşid Pınarı ve Akçakale Kazası’nın güneyine isabet eden ve Belih Irmağı’na kadar uzanan sahada 59 köy olmak üzere .Halep Bazı Türkmen köyleri : mirza, kerpiçli, arabazi, merhan (balwa ),khalisa ,dashlihoyuk ,karsanle ,aiyasha ,talaysha, sakizlar ,sande ,arabjurduk ,dabis ,bizaah ,bozilja ,agdash, beyliz, nabğa, kanlı koy, eşekli, usbağılar, gavureli, amerne, bel veren, taflı, lilve, yusuf başa, kadılar, memeli, kurucu höyük, taş atan , buyan, dadlı, belli, sakkal veran, kara yakub, kara taş, kara kuz, balali köy, bandarlık, duraklı, anbarlı, hacı hasanlı, kara baş, bir elli, avşar, küllü, dabık, yazlı bağ, ıral, şüvirin, delha, iğde, tukmen barıh, kara köy, kara mazraa, harab mamal, azak, hava köy, telile, beş curun, sinekli, ziyarat, okuf, çoban bey, hedebet, tiral, kurt, öküz öldüren, cubbon, üvilin, zülüf, kalkum, bablimun, tat hums, çeke ,dashkapo, samandra ,bahwarta ,harjala, kndra.
Lazzikiye Türkmenleri
Suriye’nin Akdeniz kıyılarında, başta Lazzikiye şehir merkezi Cimmel Harası (Türkmen Mahallesi) olmak üzere Basit, Bayır, Behlüliye, Kesap nahiye ve köylerinde Bayır-Bucak Türkmenler yaşamaktadır Bu şehir ve nahiyelere bağlı Türkmenler’in yaşadığı köy sayısı ise yörelere göre şöyledir: Lazzikiye vilayet merkezi ve Kesap Nahiyesi’ne bağlı 6; Bucak bölgesinde sahil boyunca 84; Behlüliye Nahiyesi’ne bağlı 12; Bayır Nahiyesi merkezine bağlı Kebeli’nin kuzeyinde 27, doğusunda 8, güneyinde 11; İncesu’nun batısından güneye doğru olan bölümünde 20, doğusunda 17. Suriye hükümeti, son yıllarda Türkçe yer adlarını Arapça’ya çevirmiştir. İsabeğli “İseviye”, Kabamazı “Belutiye”, Tırınca “Ümitüyur”, Karınca “Behlüliye” olmuştur. Bazı Türkmen köyleri : (Karamustafa, Büyükpınar,Köy Çiçekliyazı mahalleleri) , hayat, sallor, al yamamah, assamra, al ğassaniyeh, kastalmaaf, ğamam, um tuyur, zınzıf, Turunç, Meydancık, Hacranlı Hasancık Saray, Camuslu, Bödirsiye, Karaca, Çamurlu, Bostancık, Fakıhasan, Karabacak, Mollomahmutlu, Ubeydiye, Karamanlı, Kara Cücük, Türkmenli, Çalkamanlı, Sağırt, Ali, Elmalı, Abanlı, Bayır nahiyesinden, Gebelli, Dervişhan, Gebere, Şeren, Karaahmet, Gökdağ, Yumuşak, Mılıklı, Kebir,Murtlu, Karakisa, Ulucak, Kara pınar, Aşağı Karamanlı, Yukarı Karamanlı, Saldıran, Karacağız, İsapınar, Kulcuk Pınar, Kulcuk, Çukurcak, Nisibin, Dağdağan, Çovkaran, Sarraf, Kapıkaya, Ablaklı, Kapaklı, Çanacık, Korali, Çınarlı, Kızıkçuracık, El Kasap, Kislecik, Mahruka, Kuruca, Kızınca, Ağcabayır, Cümeren Yamadı, Burc-İslam, Sulayıp
Hama ve Humus Türkmenleri
“Humusta kim derse ben Türkmen değilim o asılında humuslu değildir ” , işte Suriye tarihçisi ( Süheyl zakkar) demiş , çünkü ona ve eski Arab tarihçisine (bin el esir )a göre, 11. yy humusu büyük bir deprem yıkmış, tamamını viran etmiş sonra humusu yeniden tamir eden Türkmenlerdir (zingilar ve Selçuklular), Nureddin Mahmut bin zingi tarafından, humusun merkezinde eski haralarından birinin adı haratul-Türkmen(Türkmenler harası) ve eski şehir kapılarından birisi babu- türkmen (Türkmen kapısı) ama bu günlerde bu haralarda yaşayan Türkmenler tamamen arablaşmış .
Suriye’nin Hama-Humus şehirleri ve Lübnan sınırı arasında kalan kısımdır. Türkmenler genellikle Humus’ta ve Humus köylerinde ve bazı Hama köylerinde yaşamaktadırlar. Osmanlı imparatorluğun devrinde Buralara yerleştirilmeğe davet edilen ve iskana me¬mur olan oymaklar şunlardır: Kara Avşar, înallu, Döğer oğlanı, Hama Değeri Mustafa kethüda, Hama Düğeri tabi-i Derviş kethüda, Şam Beğmişlüsü, Hüccetlü, Kapu-uşak, Eymir-i Dündvarlu, Çozlu Çerkez-oğulları, îdris Kethüdaya tabi Abalu, Tokuz han Harbendelüsü, Kara Tohtemürlü, Köse Kethüdaya bağlı Şerefli, Uşak obası, Beşîr-oğulları obası, Eymir-i Sincarlu, Bozlu, Ebu Derda’ya bağlı olan Bozlu ,Tohtemürlüsü, Salur (Sellüriyye) türkmenleri, Dindaş oğlu îsmail Bozulus’a bağlı olan Genceli Avşarı, Kızıl Ali, Danişmendlü’ye tabi Kara Halil .
Humusa bağlı bazı Türkmen köyleri : baba amr harası ( bugünkü Türkmenler Mahallesi ) zara, mitras, bdada, arcun, alhusun, dar kabira, kızhıl, üm al kasab, samalil, burc kaya.
Hamaya bağlı bazı Türkmen köyleri : akrab (kara halili), tulluf, hazzur, huvvır el trukman, bıt natır , hırmıl
Kunteyra Bölgesi Türkmenleri :
Burası Filistin sınırına çok yakındır. Kafkasya’dan gelenler 1878’de buraya yerleştirilmişlerdir. bağlı bazı Türkmen köyleri : hafr, al kadırıyye, kafr nafah, zabya, al rezzanıyye, ahmadıyye, huseynıyye, ayn kura, ayn sümsüm, ayn alak, üleyka, ayn ayşa.
Şam ve draa Türkmenleri
Şehirde Türkmenlerin oturduğu büyük bir mahalle bulunmaktadır. Ayrıca Havran ovasında da Türkmenler vardır. Şama bağlı bazı Türkmen köyleri : kaldun, ruhaybe, adra ve bazı şam haraları ( el hecer el esvad el tadamün , cöber ) ve draaya bağlı bazı Türkmen köyleri : dara şehir merkezi , busra, maarba, burak.
Tartus Türkmenleri
Tartus, Osmanlı doneminde Türkmenlerin yerleştirildiği bolgelerden biridir. Daha çok vilayetin kırsalında yaşamaktadırlar. Tartus kırsalındaki Türkmen koyleri şu şekildedir.
Rakka Türkmenleri
Osmanlı doneminde; Rakka veya Budak adı ile bilinen bolgeye ve Halep ile Rakka arasında yer alan Gulap isimli yerleşim yerine çok sayıda Türkmen boyu yerleştirilmiştir.ozelikle 1679 yılında İskan Beyi Feriz Bey komutasında Sivas, Yozgat ve Kahramanmaraş bolgelerinden çok sayıda Türkmen boyu getirilmiştir.Bugün Rakka ili sınırları içinde il merkezinden Türkiye sınırına kadar olan bolgede Türkmen yerleşimi bulunmaktadır. Bu Türkmenler Dulkadiroğulları Devletini kuran Türkmen beylerinin torunlarıdır.
Idlib Türkmenleri
Idlib’in Cisir Şugur ilçesinde, şehir merkezinde yer alan Türkmen semtinde ve vilayetin kırsalında Türkmenler yaşamaktadır. Idlib Türkmenleri Reyhanlı Türkmenlerinin uzantısıdır.
Dera Türkmenleri
Türkmenler Dera’ya Osmanlı doneminde Haç yolunun güvenliğini sağlamak amacıyla yerleştirilmiştir. Uzantıları Urdün’ün içlerine kadar gitmektedir. Urdün’de de Dera Türkmenlerinin devamı olan yerleşik Türkmen koyleri bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Dera şehir merkezinde Türkmenler bulunmaktadır. Dera Türkmenlerinin büyük çoğunluğu Araplaşmıştır.
Türkmen’den Yörük’e
Türkmen ismi, Müslüman olan Oğuzlar’a verilen bir isimdi. Zamanla bütün Oğuzlar’ın ortak adı oldu. Ancak daha sonra Türkmen kelimesi konargöçer hayat tarzını ifade etmek için kullanıldı. Türkmenler’e, XIV. yüzyıldan itibaren “Yörük” de denildi. Yörük kelimesi “yürümek” filinden türetilen bir kelimeydi ve aşiretlerin konargöçer yapısını belirtmek için kullanılırdı.
Türkmen ve Yörük arasında fark yoktur
Türkmen ve Yörük aynı manaya gelmesine rağmen bazı araştırmalarda farklı gibi gösterilmektedir. Yörük ve Türkmenler’in ayrı ayrı ve farklı birer etnik topluluk gibi gösterilmesi yanlış ve kasıtlıdır. Yörük ve Türkmenler, aşiret hayatı yaşayan Türkler’dir.
Dr.Mukhtar fatih Mohamed
Suriye Turkmenleri insanperver birleşiği watan
Başakanı
SURIYE HALEP
2009
Kaynakler:
1- http://www.turansam.org
2- Tufan Gündüz, XVII. ve XVIII. Yüzyıllarda Danişmendli Türkmenleri, İstanbul 2005.
3- www.megaforum.com/suriye
4- arsiv.zaman.com.tr/2002/07/09/dis/h2.htm – 28k
5- Yörükler ve Türkmenler Sempozyumu Bildirileri, Ankara 2000.
6- tarihyalansoylemez.blogcu.com
7- Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri-Boy Teşkilatı Destanları. Yazar :. FARUK SÜMER. Yayınevi :. Türk Dünyası Araş. Vakfı …
8- OSMANLI İMPARATORLUĞUNDA AŞİRETLERİ İSKAN TEŞEBBÜSÜ yazar : Dr. Cengiz Orhonlu… Arapça Tercümesi .. FARUK MUSTAFA PAŞA
9- Osmanlı Teşkilat ve Siyaset Kültürü yazar:VAHIT ÇABUK
10- OĞUZLAR yazar:SERGEY GRIGOREVIÇ AGACANOV
11- Türklerin Tarihi yazar :JEAN-PAUL ROUX
12- Dünyaya Hükmeden Osmanlı Padişahları yazar : AHMED SEYREK
13- Son imparatoluk Osmanli yazar : ILBER OTRAYLI (TIMAŞ YAYINLARI )
14- Fatih Devri Kaynaklarından / Düstürname-i Enveri yazar :OBERT E.HOWARD
15-Cengiz Orhonlu, Osmanlı İmparatorluğu’nda Aşiretlerin İskânı, İstanbul 1987
16- Dr.Mukhtar Fateh Siriýa Türkmenleri Türk dünýäsini däl..ariştimalar Halep 2011
17-Paul Wittek, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Türk Aşiretlerin Rolü”, çev. Ercüment Kuran, Tarih Dergisi, Sayı: 17- 18 (İstanbul 1963).
18 – http://www.dallog.net/devletler/sselcuk.htm
20- Meğerse Suriye’de Türkmenler yaşarmış AYŞE HÜR January 1955, s. 48-60.radikal
21- 18- ORSAM Report The Turkmens of Syria, Quoted from page 16 (in Turkish): “Değişik kaynaklar ve saha çalışmasında elde edilen verilerden yola çıkarak Suriye Türkmenlerinin toplam nüfusu 3,5 milyon civarındadır.