Hezarfen Ömer Faruk Dere ile Namık Kemal Üniversitesi’nde açtıkları ebru sergisi hakkında hasbıhal ettik…
İbrahim Ethem Gören/ Dünya Bülteni – Kültür Servisi
İSMEK Bağlarbaşı İhtisas Merkezi ebru sanatı zümre başkanı ebru, hat ve kaligrafi sanatkârı Ömer Faruk Dere ve öğrencilerinin ebru sergisi Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Sergi Salonu’nda 14-18 Nisan tarihlerinde Trakyalı sanatseverlerin ilgisine arz edildi.
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Rektörlüğü’nün himayesinde düzenlenen sergide ebru ve hat sanatının duayen ismi Ömer Faruk Dere’ye geleneksel Türk ebrusunun birbirinden âlâ eserleriyle Ayla Şahin, Birnaz Cebecioğlu, Emel Yuvarlak, Esra Teker, Fahriye Gezer, Hediye Çobanoğlu, Müzeyyen Karaaslan, Nazan Özüak, Sadenaz Mürtezaoğlu, Sema Erkol, Semiha Alkan Çobanoğlu, Selma Ersoy, Serpil Kaymaz, Şule Çoruhlu Karabulut isimli öğrencileri refakat etti.
Trakya şehirleri ve Trakya’daki üniversiteler geleneksel sanatlar alanında oldukça bakir… Ömer Faruk Dere ve öğrencilerinin Namık Kemal Üniversitesi’nde açtıkları ebru sergisi geçtiğimiz aylarda hat, tezhip ve minyatür sanatkârı Orhan Dağlı’nın Uzunköprü’de açtığı sergi ile birlikte Trakya’da gerçekleşen birkaç geleneksel sanatlar sergisinden biri olarak tarihe geçti.
Hezarfen Ömer Faruk Dere ile Tekirdağ’daki sergisi özelinde hasbıhal ettik…
İbrahim Ethem Gören: Ömer Faruk Bey, öncelikle serginiz hayırlı olsun. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nde ebru sergisi açılması fikri nasıl oluştu?
Ömer Faruk Dere: Çok teşekkür ederim İbrahim Bey, aslında bu sergiyi üniversiteye kazandıran kıymetli rektör yardımcısı Prof. Dr. İhsan Soysal hocamızdır. Kendisine öz sanatlarımıza bu kadar değer verdiği ve sergi için hiç bir fedakârlıktan kaçınmadığı için şükranlarımızı arz ediyoruz. Kendisi yakın zaman önce Hünkâr Kasrı’ndan açılan İSMEK ebru hocalarının eserlerinden oluşan “Rahmet Damlaları” sergimizi çok beğenmişler ve “Bu serginin bir benzerini üniversitemizde mutlaka açmalıyız” anlayışıyla hareket ederek bizlere ulaştılar. İlk görüşmemizde öylesine bir tonlamayla bizi davet etti ki, reddetmek imkânsız hale geldi. Tabi üniversite yılları gençlerimizin hayata hazırlandığı çok önemli yıllar. Bu yıllarda elde edilecek beceriler ilerleyen zaman diliminde kendilerine büyük avantajlar sağlayabilir. Bu sebepten biz yalnızca üzerimize düşen vazifeyi yapmaya gayret ettik.
Etkinliğe nasıl hazırlandınız, sergi içeriğinden bahseder misiniz?
Sergimiz İSMEK Bağlarbaşı İhtisas Merkezi’nde bizim teknede yetişmiş on iki öğrencimizle beraber açtığımız bir ebru sergisidir. Ebru sanatının hemen tüm formlarında eserlerin yer aldığı sergimizde Battaldan akkâseye dalgalı ebrudan kaplan gözü ebruya kadar pek çok formda eser yer almakta… Bilindiği gibi İSMEK İhtisas Merkezi’mize sınavla öğrenci almaktayız. Böylelikle usta namzedi öğrencilerimizi seçebilmekte ve sanat namına doğru insana emek verme imkânı bulmaktayız.
HER TALEBE HOCASINDAN KIVILCIMLAR TAŞIR
İhtisas Merkezi öğrencileri dediniz… İSMEK Bağlarbaşı İhtisas Merkezi’nde ebru sanatının inceliklerini öğrenen talebelerin ebruda geldikleri nokta hakkında neler söylemek istersiniz? Ufukta bir icazet merasimi gözüküyor mu?
İSMEK’te eğitim faaliyetlerinin temelinde gönüllülük var. Hocasından talebesine, idarecisinden hizmetlisine kadar tam bir gönüllülük içinde çalışılmakta… Bu da genelde İSMEK’i ve özelde İhtisas Merkezi’mizi başarılı kılmaktadır.
TALEBELERİN USTALIKLARI İCAZETNAME İLE TEVSİK EDİLMELİ
Bugün ihtisas merkezimizden mezun olan arkadaşlarımız çok önemli projelerde biz hocalarının göğsünü kabartmakta… Her talebe, hocasından kıvılcımlar taşır. Bizim kıvılcımlarımız gittikleri her yeri ateşe vermekteler (gülüşmeler) çok şükür. Ufukta bir mezuniyet merasimi mutlaka olmalı; çünkü bu sergide aynı salonda eserlerimizi sergilediğimiz arkadaşlarım artık birer ustadırlar ve ustalıkları mutlaka tevsik edilmeli.
AYİNESİ İŞTİR KİŞİNİN LAFA BAKILMAZ
Talebelerimizin İhtisas Merkezi’nden aldıkları MEB onaylı sertifikalarının yanında hak edenlere İhtisas Merkezi’mizden ve hocasından mezun olduklarına dair bir belgeyi de almalılar. Ancak bir hususu belirtmeden geçemeyeceğim. “İcazet” veya “mezuniyet belgesi” adına her ne derseniz deyin suiistimale çok açık bir konudur. Tarihte de bunun örneklerini görmekteyiz. İcazet müessesesi hem hoca hem de öğrenci tarafından çokça suiistimale uğratılmış maalesef. Bu husustaki nihai sözü Ziya Paşa’ya bırakalım: “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.”
Serginize öğretim üyelerinin, öğrencilerin, Tekirdağlıların ilgisi nasıldı?
Sergi açılışımız neredeyse tüm kampüsün katılımıyla gerçekleşti. Rektör yardımcıları, fakülte dekanları, öğretim üyeleri, öğrenciler ve misafirler… Çok yoğun ilgiyle karşılandık. Adeta bizleri bağırlarına bastılar.
“EBRU MU KOLAY İŞ!” ALGISINI DEĞİŞTİRMEK ÇOK ÖNEMLİ
Şu algıyı değiştirmek çok önemli İbrahim Bey, “Ebru mu? Kolay iş” bu çok yanlış bir algı. Zira toplumumuzda ebrunun pratik bir iş olduğu anlayışı maalesef yerleşmiş durumda. Muhataplarımız ebrunun ne kadar da zor bir iş olduğunu gösterilerimizde tekne başına geçip denediklerinde daha iyi anlıyorlar. Su üzerinde böylesine mütekamil desenlerin yapılabildiğini hayretle müşahede ediyorlar.
Bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz?
Taşra sanata çok aç. İstanbul’daki biz sanatçılara ihtiyaçları aşikâr. Bu, bütün söz ve tavırlarına aksediyordu. Lütfen taşradan yükselen bu isteğe daha fazla cevap vermeye gayret edelim. Bu konuda ilgili ve yetkililere büyük vazifeler düşmekte. Bazı illerde seviye epeyce yükselmiş olmakla beraber kâfi değil maalesef.
EBRUNUN İNSANI BÜYÜLEYEN BİR YÖNÜ VAR
Namık Kemal Üniversitesi’nde tekne açarak uygulama da yaptınız… İlk kez ebru ile sanatı ile tanışanların tepkileri nasıl oldu?
Şimdi efendim ebrunun insanı büyüleyen bir yönü var. Seyredenin ruhunda bir ürperti meydana getiriyor. Bunun sebebini bulmak hayli güç. Ancak bir sebebinin ebru imalinin insanın yaradılışıyla büyük benzerlikler göstermesi olduğunu düşünmüşümdür hep.
HER ŞEY BİR DAMLAYLA BAŞLIYOR
Tekne ana rahmine benziyor ve her şey bir damlayla başlıyor. Her gösteride olan şey Tekirdağ’da da oldu ve adeta büyülenmişçesine izlediler. Çalışırken ebru sanatının tarihinden ve inceliklerinden de bahsettik. Hocalarımıza ve misafirlere önlükler giydirip onlara da ebru yaptırdık.
Üniversite örnek bir uygulamayla sanatkâra kapılarını açmış. Bu türden uygulamaların çoğalmasını temenni ediyoruz. Üniversite ve sanatkâr işbirliği ortamlarının geliştirilmesi için sizce neler yapılabilir?
Öncelikle Güzel Sanatlar Fakültesi bulunan üniversitelerin sanatkârlarla temasını sıkılaştırması icap eder. GSF olmayan üniversitelerde ise sanat kulüpleri oluşturulmalı var olanlar da desteklenmelidir. Namık Kemal Üniversitesi’nin de böyle bir Ebru Kulübü varmış. Mahdut imkânlarla çalışmalarını devam ettirmektelermiş. Bunu oraya gittiğimizde anladık ve hemen üniversite yönetiminden kulübün imkânlarının genişletilmesini rica ettik. Rektör hocamız sağ olsunlar bizi kırmadılar, biz de kulübün hocasını İstanbul’a davet ederek her türlü desteğe açık olduğumuzu ifade ettik.
SANATTAN BEHRESİ OLMAYAN “YAŞIYORUM” DEMESİN
Sergi özelinde ebru sevdalılarına, sanatkârlara, sanatseverlere nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Sanattan behresi olmayan “yaşıyorum” demesin İbrahim Bey. Hangi yaşta, hangi konumda olursak olalım mutlaka bir sanat dalıyla az ya da çok meşgul olalım. Hele de artık bu kadar imkân varken.
Alakanız için teşekkür ederim Ömer Faruk Bey.
Rica ederim, baki selâm ve dua ile…